Yasin Kağan Özkan Yazdı - Eğitim


12 Yıllık Bir Süreçte Cahil Kalmak “EĞİTİM”
Bir insanın ahlaklı, görgülü, saygılı bir birey olarak yetişmesinin başında gelen en önemli etkendir eğitim. Çocuğun doğumuyla birlikte ailede başlayan eğitim süreci, 7 yaşından itibaren çoğunlukla okullarda devam edilmektedir. Peki, okullardaki eğitim sistemi ne derece sağlıklıdır? Verilen eğitimin kalitesi nedir? Ya da bireyler “Gerçekten” bir eğitime tabi tutuluyor mudur? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ndeki eğitim anlayışının hiçbir mantığı olmadığı gibi, bir insanın 12 sene okuyup da cahil kaldığı, kendini geliştirecek bir bilginin olmadığı ve sistemin bir temeli olmaması bu yöndeki en büyük kayıptır denebilir. Bir İmam Hatipli ve 10. Sınıf öğrencisi olarak içinde bulunduğumuz bu konuya değinmek istiyorum.
Günümüzde eğitim sisteminin eksikliklerinin farkına varılan ve üzerinde yeni yeni çalışmaların başladığı son yıllarda bu konu hakkında en çok sorulan sorulardan birisi “Eğitim sistemi nereye gidiyor” başlıklı konulardır. Ben de bir öğrenci olarak bu sistemden şikâyetçi olmuyor değilim aslında. Her gün çoğu öğrencinin okula istemeyerek, zorla gitmesi ya da gittiğinde kaçması bu sistemin eksikliklerini gösteriyor. Eğitim için verilen bilginin bir amacı olmadığı gibi, bu bilginin bize katacak bir faydası da yoktur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan bu yana sistemin bir alt yapısı olmaması ve düzene oturtulamaması da ilgi çekmiyor değil. Bireyler okula gittiğinde kötü alışkanlıklar, sözler, davranışlar sergilemesi bu eğitimin ne denli sağlıklı olduğunu gösteriyor bizlere. Eğitimin kalitesine değinecek olursak, son yıllarda Milli Eğitim Bakanlığımız tarafından başlatılan “FATİH” projesi kapsamında eğitim-öğretimde yeni bir alt yapı ve düzen oluşturulmak hedeflenmektedir. Yeni yeni gelişen sistemimiz karşısında ders saatlerinin düşmesi ve eğitimin gerekli bir hale getirileceği de söyleniyor. Bu zamana kadar ve henüz devam etmekte olan bu gereksiz eğitim, ezber kuvvetine dayandırılmaktadır. Kendini geliştiremeyeceği bir ortamda bulunan öğrenciler için bir eğitim söz konusu değildir. 
Peki, bu sistem karşısında ne tür önlemler alınmalıdır? Bu konuya da kısaca değinecek olursak; Öğrencilerin sıkılmaması için ders süreleri kısaltılmalı, Gereksiz dersler müfredattan kaldırılmalı, ya da iki farklı derste işlenen bilginin birleştirilip tek derse indirilmeli, ilkokulda görülen derslerin yerine “Bilinçli Bireyler” yetiştirecek konuların işlenmesi -matematik, hayat bilgisi vb.- , verilecekse de ilerleyen zamanlarda verilmesi gibisinden değişiklikler yapılmalıdır eğitimde. Bu sistemde görmüş olduğum en olumsuz yanı ise, insanları küçük yaştan itibaren bilinçsiz bırakarak dünyadan bi haber yaşamasına neden oluyor. Bütün verilen gereksiz bilgileri bir yana bırakalım, burada insanların hayatlarıyla oynanması söz konusudur. Psikolojik açıdan, sağlık açısından ve beyinleri anlamsız bilgilerle doldurmak, gerçekten de mantıklı bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum ve öğrenim gören çoğu öğrencinin de benimle aynı fikirde olduğunu düşünüyorum.
Uzun lafın kısası, günümüzde devam eden bu sistemin değişmesinden yanayım. Daha Güçlü, okur-yazar oranı fazla ve işimize yarayacak bilgilerle Türkiye’mizin daha çok gelişeceğine inanıyorum.

Yasin Kağan Özkan

Yorumlar