Nurettin Akçay Independent Türkçe için Yazdı - Gelecekte bizi nasıl bir dünya bekliyor: Aslında biliyoruz!
Metrodan
aşağı iniyor, telefonumdan karekod uygulamasını açıp cihaza
okuttuktan sonra hızlıca gelen trene yetişmeye çalışıyorum.
Oturacak yer bulmak buradaki en önemli konu, zira yol kısa
değil. Neyse ki boş bir yer bulup hemen dolduruyorum orayı.
Metrodaki internet, evimdeki internetten daha hızlı olduğu için
yaklaşık 45 dakika süren yolculuğumun nasıl geçtiğini
farketmeden Jing’an Temple istasyonundan inerek, ikinci hatta
aktarma yapıyorum.
Kafaları telefonlara gömülü şekilde yürüyen insan
kalabalığından sıyrılarak, mini bir markete girip içecek bir
şeyler alıyor ve ödemeyi her zaman olduğu gibi WeChat
Pay ile yapıyorum.
Zaten Çin’de en son ne zaman para kullandığımı dahi
hatırlamıyordum. Şarjım ya da internetim biter diye telefon
kılıfımın arasına koyduğum 100 yuan bile eskimeye başlamıştı.
İkinci hatta aktarma yaptıktan sonra, Lujiazui istasyonunda
iniyorum. Şu meşhur Şanghay televizyon kulesinin olduğu yer.
İlk işim Luckin Coffee’ye gitmek. Hem Starbucks’tan ucuz,
hem de kahve kalitesini çok beğeniyorum.
Üstelik uygulamadan alınca, 28 yuan’a aldığınız kahveyi
çok rahat 10-14 yuan aralığında satın alabiliyorsunuz.
Uygulama cüzdanınıza girip gerekli parayı çekiyor ve size bir
karekod gönderiyor. Karekodu okuttuktan sonra bir sıra numarası
veriliyor ve siz kahvenizin hazırlanmasını bekliyorsunuz.
Çin’de sistem teknoloji kullanımını öyle ciddi bir şekilde
teşvik ediyor ki isteseniz dahi bundan uzak kalamıyorsunuz.
Kahvemi alıyor ve yürümeye başlıyorum. Karşıdan karşıya
geçmem gerekiyor. Yolda araç yok ama bekliyorum; çünkü geçersem
karşıdaki kamera beni tespit edip yüzümü trafik ışığının
altında bulunan ekrana yansıtacak ve beni ifşa edecek.
Böylelikle trafik kurallarını ihlal ettiğimi herkesin
görmesini sağlayacak. Işıkları da geçiyor ve beni gözetleyen
yüzlerce kamerayla birlikte 2-3 saatlik bir geziden sonra evime geri
dönüyordum.
Kaspersky, bundan yaklaşık bir yıl önce Earth
2050 isimli bir web sitesi hazırlayarak çok ünlü
fütüristlere geleceğe dair bazı tahminler yaptırmıştı.
Sitede dünyanın pek çok kentine dair gelecek projeksiyonları
mevcutken, küçük bir gezintiyle sizi nasıl bir dünyanın
beklediğini az çok ön görebiliyorsunuz.
Fütüristlerin dünyanın geleceğine yönelik çok iyimser
tahminleri bulunurken, bazıları da önümüze oldukça karamsar
tablolar koyuyor.
Geçen gün sitede dolaşırken, aslında geleceğin içinde
yaşadığımı fark ederek, Çin’de
neler olduğunu kısaca anlatıp insanlığı nasıl bir geleceğin
beklediğine dair yazılanlara ufak da olsa bir katkı yapmak
istedim.
Fütüristlerin aksine şimdi anlatacaklarım tahmin falan değil.
Var olan, yaşadığımız ve muhtemelen yakın bir gelecekte tüm
dünyanın yaşayacağı bir gelecek.
Biz burada sadece beta sürümünü önceden deneyimliyoruz. Tüm
sistem açıkları giderildikten sonra, dünyanın diğer ülkeleri
de çok yakında bu teknolojileri kullanmaya başlayacak ve bizim şu
anki tecrübelerimizi yaşayacaklar.
Size iyi bir tablo çizmek isterdim fakat gelecek daha çok
toplumun nasıl kontrol edilebileceği üzerine kurgulanıyor.
Ahlaki boyutun bu yazının konusu olmadığını da ayrıca
hatırlatmak istiyor ve Çin’deki bazı uygulamalara kısaca
değinmeye başlıyorum.
Küresel salgınla birlikte Çin’de çok yeni teknolojiler
kullanılmaya başlandı. Öyle ki sadece 3 aylık bu süreçte, Çin
yönetimi 2000 yeni teknolojiden faydalandı.
Fakat Çin aslında uzun süredir çok farklı teknolojileri
kullanıyor. Üstelik yakın bir gelecekte bunları dünyanın diğer
şehirlerinde de görmemiz oldukça olası. Özetle neler olduğunu
anlatayım.
Geçen yıl ticaret amacıyla Çin’den Türkiye’ye iki
arkadaşım gelecekti. Planımıza göre ben de Ankara ve İstanbul’da
onlara eşlik edecektim.
Gelecekleri gün telefonuma mesaj atıp sadece bir kişi
gelebileceklerini söylemiştiler. Diğer Çinli arkadaşım kredisi
düşük olduğu için yurt dışına çıkamıyordu.
Çünkü daha önce yaptığı bazı olumsuz davranışlar
kredisini düşürmüş, bu da onun seyahat kısıtlaması almasına
neden olmuştu.
Bunun sebebi Çin’deki Sosyal Kredi Sistemi. Peki,
sistem nedir ve nasıl çalışıyor?
Çin, uzun bir süredir vatandaşlarının davranışlarını 'sosyal
güven' başlığı altında sıralayarak büyük bir
puanlama sistemi kurmuş durumda.
Sistem şahıslara sahip oldukları puanlara göre ödül veya
ceza veriyor. Devletin belirlediği kurallara uyanlar
ödüllendirilecek. Kurallara uymayanlar cezalandırılıp teşhir
edilecekti.
Sistem bireylerin puanlarını belirlerken; harcama alışkanları,
sosyal medya kullanımı, arkadaş çevresi gibi son derece kapsamlı
unsurların dahil olduğu bir algoritmayı kullanıyor.
Basitçe anlatmak gerekirse; bankaların kara listesi olduğu gibi
artık devletlerin de kara listeleri olacak.
Listeye girenler birçok ayrıcalıktan faydalanamayacak. Seyahat
ve sağlık hakları dahi kısıtlanabilecek.
Kırmızı ışıkta geçmek, kapalı alanda sigara içmek bile
notunuzu düşürebilecek.
Çin bu yılın sonuna kadar tüm vatandaşlarını puanlamayı
amaçlıyor.
Yapay
zeka entegre edilmiş kameralar ile anlık bir şekilde
insanlara puan verecek ve bu puanlar sayesinde, Çin vatandaşları
ya iyi vatandaş ya da kötü vatandaş olarak sınıflandırılacak.
Şöyle bir şey hayal edin, sokağa çıktığınız andan
itibaren milyonlarca kamera her anınızı gözetliyor.
Yaptığınız her şey hazırlanan algoritmalarla çözümleniyor
ve sizlere puan veriliyor. Üstelik sistemin yakın gelecekte tüm
dünyada uygulanmaya başlanması kesin gibi.
Yani distopik ve her anımızın kontrol edildiği bir dünya bizi
bekliyor diyebiliriz.
Bu sistemin en önemli yardımcısı ise tüm ülkeyi sarmalayan
yapay zeka destekli 200 milyondan fazla kamera.
Çin'de yüz tanıma sistemine sahip kameralar her yerde. Yapay
zekanın da dahil olduğu sistem korkutucu. Bilim kurgu gibi gelse de
her şey gerçek.
Sistem aynı anda yüzlerce kişiyi analiz ediyor. En önemli
kısım sistemin psikolojik analizler yapabilmesi.
Kamera görüş alanında bulunan bütün insanları tanımlıyor.
Sakin mi sinirli mi olduğunu, yüzündeki mutluluk oranını,
üstünde nasıl bir elbise olduğunu, saç rengini, cinsiyetini,
adını soyadını hatta ırkını bile anında tespit edebiliyor.
Sistem herkesi izliyor, tanıştıkları diğer kişileri
belirliyor ve iki hafta boyunca takipte kalabiliyor.
Üstelik sistem sadece yüzünü gördüğü kişileri değil,
arkası dönük ve çok uzakta bulunan kişileri de tanımlayabiliyor.
Bunu da şahsın hareketlerinden anlıyor.
Herkesin yürüme şekli, kol ve bacak koordinasyonunun farklı
olduğu bilgisi üzerinden hareket eden sistem, gün içerisinde
herkesten topladığı bilgileri bir havuzda topluyor.
Daha sonra sadece arkadan görülen bir şahıs tespit edilmek
istendiğinde, hedef kişi havuzda bulunan örneklerle
karşılaştırılıyor ve eşleştirme başlıyor.
Şu an Çin’de kullanılan bu teknoloji de çok yakın zamanda
tüm dünyaya yayılacak.
Zira bu teknoloji, güneydoğu Asya ve Ortadoğu ülkeleri başta
olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine ihraç edilmeye hazır halde.
Ve görüşmeler başlamış durumda.
Diğer önemli bir olay da dünyanın çok yakın bir gelecekte
para kullanma olayına son vereceği gerçeği. Çin’de şu an
neredeyse nakit para kullanımı sıfırlanmış vaziyette.
Burayı biraz bilen biri Çin'de WeChat ve Alipay ile
tüm bankacılık işlemlerinin rahatça yapılabildiğini, en ufak
dükkandan tutun en büyük mağazaya kadar sadece QR kod okutarak
her ödemenin yapıldığını da bilir.
Sistem o kadar yaygın ki Çinliler nakit parayı neredeyse
bıraktı diyebiliriz.
Hiçbir ücret ödemeden, her istediğinize mesajlaşma
uygulamanız üzerinden istediğiniz kadar para gönderebiliyorsunuz.
Faturalarınızı ödeyip, sinema bileti alabiliyor, ev kiralıyor,
uçak ve tren biletlerinizi sadece bu uygulamalar üzerinden satın
alabiliyorsunuz.
Çin şimdi bu sistemin tüm dünyaya yayılmasını istiyor ve bu
alanda tekelleşmeye çalışıyor.
Bu amaçla dünyanın her ülkesinde ciddi yatırımlar yapıyor.
Şimdiye kadar 49 ülkeye girmeyi başardılar. Türkiye de girmeye
çalıştıkları ülkelerden biri.
Çin'in yanı sıra Facebook da WhatsApp üzerinden
böyle bir sistem kurmaya çalışıyor.
Yazılanlara göre Facebook sistemin
öncelikle para transferi yapmasına olanak verecek, böylelikle
bankaların aracılık ücretlerine son verecek.
Yani çok yakın bir zamanda şunlarla karşılaşacağız.
Bankacılık sistemi değişecek. Artık bankalar olmayacak, nakit
para olmayacak, kuyruklar ya da aracılık ücretleri de olmayacak.
Üstelik sistem zaten dünyanın birçok yerinde uygulanıyor. Ve
sistem tuttu. İnsanlar bu yeni deneyimi çok sevdi.
Şimdi mesele bu deneyimi tüm dünyaya yaymak ve daha da
yaygınlaştırmak. Kripto
paralar ile bunun çok daha rahat olabileceğini söyleyebiliriz.
Geriye sadece bunu deneyimlememiş insanların korkularını
kırmak kalıyor. Bu sorun da biraz zaman almakla birlikte yakın
zamanda üstesinden gelinecek bir konu.
Bunlar sadece bu kısa yazıya sığanlar. Daha sayamadığım ve
şu an kullanımına şahit olduğumuz nice farklı teknoloji var.
Polislerin kullandığı yapay zekaya sahip kask ve gözlükler,
elektrikli araçlar, ülkenin tamamına yayılmış hızlı trenler,
insansızlaşan marketler, neredeyse her şeyin barkod sistemiyle
işlediği bir ülke.
Kısacası Çin, şimdiden geleceği yaşıyor ve çok yakın
zamanda Çin’in deneyimleri tüm dünyaya yayılacak.
Fakat devletin birey üzerinde kontrolünün arttığı ve her
anımızın gözetlendiği bir gelecekle karşılaşacağız.
Bugün yaşanan salgın ise
demokrasi ve insan hakları gibi itirazlarla bu sisteme karşı
çıkanları da susturacağa benziyor. Çünkü hepimiz bunların
gerekli olduğuna inandırılacağız.
Yazıma George Orwell’in kült romanı 1984’de
geçen bir pasajla son vermek istiyorum:
Biz, zorla boyun eğilmesinden hoşlanmayız. Bize kendi isteğinle uymalısın. Biz bize başkaldıranları yok etmeyiz. Akıllarını ele geçirip değiştirir, yeniden biçimlendiririz. Ondaki tüm kötülüğü yok eder, onu yalnız görünüşte değil, tüm gönlü ve tüm ruhuyla kendi tarafımıza çeker, sonra öldürürüz.
Nurettin AKÇAY
© The
Independentturkish
Yorumlar
Yorum Gönder