Zaman geçtikçe her şeyden biraz biraz uzaklaştık.Bunun herkes farkındaydı fakat rahat
yaşam, ihtişamlı hayat tüm bu farkındalığı yok saydı.Eskiden ramazan ayı yaklaşınca herkesi
bir heyecan sarar ,bir telaş içerisinde olurdu. Kimileri mantı,makarna hazırlar kimileri
kete,poğaça yapar, ev alışverişini tamamlardı.Geldiğimiz şu süreçte artık kimsede ne bir
hazırlık yapma isteği ne de o eski ramazan heyecanını göremiyoruz.Değişen bu düzenin
kimileri farkında kimileri ise hâlâ farkında değil.
Oluşturulmak istenen düzen insanların birbirinden kopmasını, yani tamamen insanın bir birey
olarak hayatını sürdürmesini hedeflemektedir. Oysa ki bizim kültürümüz yaşam biçimimiz
insanı insan yapan temel şeyin aile olduğunu her defasında vurgulamaktadır. Aile insana
paylaşmayı,birlikte bir şeylerin ancak başarılabileceğini,iyiliği ve yardımlaşmayı öğretir.
Gelmiş olduğumuz bu zaman dilimi insanı önce ailesinden,yani onu vâr eden temel olgudan
uzaklaştırmaktadır. Bunu öncelikle bizim hayatımıza dijital dünyayı getirerek yerine
getirdiler.Zaman içerisinde önce ailemizden uzaklaşıp farklı insanlar tanımayı bu dijital
platform içerisinde gerçekleştirdik. Ne yazık ki bu süreç bir nebze olsun başarılı oldu.
İlerleyen süreçte geleneklerimizden, âdetlerimizden uzaklaştık.Örneğin;
Bayramlaşmak yerine bir telefon açıp bayram kutladık. Veya yaşlılarımızı ziyaret etmek
yerine sadece bir telefonla hâl hatır sorduk. Artık çocuklarımız sokağa çıkıp oyun oynamak
yerine ellerinde bir telefon ve tablet üzerinden sosyalleşmeye başladı.
Oysa ki geçmişte sokağa çıkan çocuklar akşama kadar oyun oynar üstleri başları çamur olur
eve gelince de yine kardeşleri veya komşuları ile oyun oynamaya devam ederlerdi. Bizler ve
bizim gibiler bu yaşanmış çocuklukların belkide son örnekleriyiz ne acınası bir durum .Tüm iyi
ve güzel olan şeyi insan oğulu olarak yok ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bu kötü gidişata
bir dur demek istiyorsak,çocuklarımız geleceğimiz dediğimiz nesil ilerde bizlerden kopmasın
istiyorsak şayet geçmişe dönüp nasıl büyüdüysek öyle büyütmeliyiz. İnançlarımıza bağlı
gelenek ve kültürlerimizle kendi geleceğimizi hazırlamalıyız.
Yoksa yok olup giden bir Avrupa'dan birbirinin kuyusunu kazan, tamamen kendi çıkarını
düşünen bir nesil ile karşı karşıya kalmak kaçınılmaz olacaktır.
Bu süreçte,geleceğimizi nasıl kurtarabiliriz? Birazda bunu düşünmek gerekir.Bizi biz yapan
kültürümüze ve geleneklerimize sıkı sıkıya bağlanıp,bizlere sunulan sanal oluşumun bir
parçası olmamak adına her birey kendisinden ve çevresinden sorumlu bir şekilde hareket
etmelidir.
Kalın sağlıcakla...
Mustafa KORKMAZ
Yorumlar
Yorum Gönder