Yol nedir? Bir yerden bir yere gitmek için kat edilen
uzaklıktır. Bir ilkeyi amaç edinmektir. İnsanın takındığı davranış biçimidir.
Yöntemdir. Aradığını bulmak için yola çıkar insan. Bazen insanların sonunu
kestirmeden bir amaç uğruna inandığı, ilerleme uğraşı verdiği, insanın kendini
koşullandırdığı, çare aradığı haldir. Esasen insanın bulunduğu her durum bir
yoldur.
Yaşanılanların birer iplik gibi birbirlerine bağlı olduğu
düşünülürse o iplikleri oluşturan birer neden ve o nedene başvurduğu bir yol
mevcuttur. İnsanın bir yola inanması, inandığı değerler uğruna bir şeylerden
vazgeçerek ulaşmak istediği yere ceht gayesinde bulunması tabii ki de doğaldır.
Fakat yol ne gösteriyorsa, neyi hedefliyorsa hedeflesin; insan bulunduğu yolun
sonuçlarını başkalarına atfetmek durumunda veya zorunluluğu içerisinde kalırsa
olayın doğurduğu nihayet o yolun yol olmadığını, o yoldan başka yöne sapıldığı,
apayrı yollara çıkıldığı hatta o yola belki haksız yere başkalarının
sürüklendiği gerçeğini aşikâr eder.
Yolu aslında bir labirente benzetebiliriz. Şöyle ki, varılan
nokta bir çıkış olmayabilir ve bu demek değildir ki varılan nokta son noktadır.
Elbette insan bir yolun sonuna geldiğinde yeni bir yola yahut ayrıma yönlenir.
Doğrusu çoğu zaman yönlenmek durumundadır. Aksi takdirde bu insanın ilerleme
anlayışına aykırıdır.
Varsayalım ki bir şehirden yola çıkıp farklı bir şehre
gitmek istiyorsunuz. Sizi götürmek için elinizde bulunan yol haritanız,
istediğiniz yere ulaşmanızı sağlayacaktır. Fakat oldu ki size yanlış harita
verildi ve üzerinde farklı bir şehrin ismi yazılı. Bunu fark etmeyebilirsiniz.
Sonuç odaklı olabilir, sadece varmak kanısının sizi tatmin edeceğini
düşünebilirsiniz. Yola beraber çıktığınız insanların farkına varıp size doğru
haritayı uzatmasını da elinizin tersiyle itebilirsiniz. Yolunuzu hatta belki
yol arkadaşlarınızı bu sebeple kaybedebilirsiniz. Sonuç olarak gideceğiniz yere
varabilmek için göstereceğiniz çabanın nasıl boşa çıkacağını düşünebiliyor musunuz?
Çıktığınız yol üzerinde çalışabilir, daha fazla çaba gösterebilir hızınızı iki
katına çıkarabilirsiniz. Fakat bu çabalarınız sizi yalnızca yanlış yere daha
hızlı götürür. Temel sorunun çabayla veya çalışmayla ilgisi yoktur. Bu tamamen
elinizde yanlış harita bulunmasıyla ilgilidir. Elinizde doğru harita varsa
çalışmalarınız, davranışlarınız ve tutumlarınız o zaman anlam kazanır.
İnancımız, ailemiz, arkadaşlıklarımız, fikirlerimiz,
hayallerimiz bir nevi yoldur, yolculuktur. Her halimiz ayrı birer yol
belirtiyorsa elbette ki hayatımız da bir yoldur ve ancak ölüm ile son bulur. Bu
noktada insanın çıktığı yol her ne olursa olsun, gayesi gerçekleşti ise o yolu kişiye
sunanın, o yolu oluşturanın görülmemesi anlamları insanın kendisini yolun
sonuna endekslemesinin ve manevi körlüğünün bir sonucudur. Oysa ki yola
koyulmadan görmelidir insan bu gerçeği. Bilmelidir ona o yolu sağlayanı ve
daima ona yaklaştıran yollara düşmelidir.
Lokman İLTAR
Yorumlar
Yorum Gönder