“En
iyi zafer, savaşmadan kazanılan zaferdir. En kötü savaş planı ise surlarla
çevrili şehirleri kuşatmaktır. Her savaş aldatmaca üzerine kuruludur bu nedenle
savaşta kandırma yoluna gidiniz, o zaman başarılı olursunuz.” Bu ifadeler Orhun
yazıtlarında hilekâr olarak vasıflandırılan Çin’in kültürel temellerinin
dayandığı, Savaş Sanatı’nın yazarı, Sun Tzu’ya ait.
İnsanlık var olduğu sürece savaşlara şahit
olmuştur. Savaşlar tarihi adeta insanlık tarihi kadar eskidir. Devletler savaşlarla kurulmuş, savaşlarla
yıkılmıştır. Böyle olduğundandır ki tarih boyunca her devlet, savaşları kendi
lehine çevirecek önlemler almış, taktik ve stratejiler geliştirmiştir. Uzun
soluklu ve yıpratıcı savaşların maliyeti, devlet bütçesine külfeti, toplum
psikolojisine etkisi, insan ve zaman kaybı gibi sebepler devletlerin savaş
stratejilerini etkilemiş; fiili müdahalenin ötesinde taarruz planları geliştirmeye
yöneltmiştir. Nitekim savaşla ele geçirilmesi imkânsız görülen birçok kalenin,
kuşatma sırasında kale içindeki etki ajanları vasıtasıyla uygulanan; yiyecekler
bitti, suyumuz zehirlendi, dayanmamız çok zor, destek gelmeyecek gibi
psikolojik propagandalarla yıprandığını, savunulamaz hale geldiğini ve kolayca
teslim olduğunu görürüz. Aynı şekilde Spartalılar’ın Truva Atı da, aslında
savaşla ele geçiremeyecekleri kaleyi içten düşürdükleri, muazzam bir savaş
taktiğidir. Bunlar ve bunlara benzer şekilde; fiili müdahale ile ele
geçirilemeyen bir kitleyi ya da devleti propaganda, casusluk, sabotaj, terör
yoluyla manevî etkiye maruz bırakmak suretiyle müdahaleye uygun hale getirmek
ya da fiilî savaş esnasında savaşı daha kolay kazanmak için yapılan her türlü
manevî yıkıcı çalışmalara “Beşinci Kol Faaliyetleri” denir. (1) Kısaca beşinci kol faaliyetleri;
fiili müdahale olmaksızın, savaş kazanmak için veya bir ülkeyi, bir toplumu
kontrol altına almak için yapılan istihbarat ve propaganda hamleleridir.
İlk çağdan bu yana uygulanmasına rağmen “beşinci kol” terimi, aslında günümüze yakın bir zamanda, ilk olarak İspanyol General Francisco Franco tarafından söylenmiştir. 1936-1939 yılları arasında yaşanan İspanya iç savaşı sırasında General Franco’nun askerleri Madrid’i dört koldan kuşatmıştı. Kuşatmaya rağmen bir türlü ele geçirilemeyen Madrid; generalin şehrin içinde bulunan, beşinci kolu olarak nitelediği, istihbarat yetkililerinin yaptığı propaganda ve çıkardığı ayaklanma sonucunda ele geçirilmişti.
İlk çağdan bu yana uygulanmasına rağmen “beşinci kol” terimi, aslında günümüze yakın bir zamanda, ilk olarak İspanyol General Francisco Franco tarafından söylenmiştir. 1936-1939 yılları arasında yaşanan İspanya iç savaşı sırasında General Franco’nun askerleri Madrid’i dört koldan kuşatmıştı. Kuşatmaya rağmen bir türlü ele geçirilemeyen Madrid; generalin şehrin içinde bulunan, beşinci kolu olarak nitelediği, istihbarat yetkililerinin yaptığı propaganda ve çıkardığı ayaklanma sonucunda ele geçirilmişti.
Yakın dönemde
beşinci kol faaliyetlerini en etkili şekilde kullanan devlet gizli polis
teşkilatı Gestapo aracılığıyla birçok ülkeye sızan Naziler’in yönetimindeki
Almanya olmuştur. Adolf Hitler'in en yakın arkadaşlarından, Propaganda
Bakanı Joseph Goebbels’in propaganda yöntemleri ile hedef kitleyi kendi görüşlerine
göre yönlendiren Nazi Almanyası 2. Dünya Savaşı sırasında Polonya, Norveç gibi
devletleri işgal ederken bu sistematik çalışmaları kullanmıştır. Öyle ki içerde
bulunan etki ajanları sayesinde, Norveç’in işgalinden bir gün önce bütün Norveçli
devlet mensuplarına; Almanya’nın Polonya’yı işgaline ait bir film
seyrettirilerek Alman ordusunun dehşet verici gücü ve Alman ordusu tarafından
kaydedilen korkunç infaz görüntüleri izletilmişti. Ertesi gün ülkesinin
işgaline başlandığı haberi verilen Norveç devlet başkanı, izlediği filmin
etkisinde kalarak, Almanlar’la savaşmanın korkunç sonuçları olacağını düşünüp,
ülkesinin işgaline boyun eğmişti.
Günümüzde de devletler sıcak askeri çatışma içerisine
girmeden; vekâlet savaşlarıyla, istihbarat örgütleriyle, etki ajanlarıyla,
taşeron terör örgütleriyle, fonladıkları vakıf ve derneklerin propaganda
çalışmaları sayesinde elde edilen diplomatik kazanımlarıyla, hülasa beşinci kol
faaliyetleriyle güç mücadelelerini sürdürmekteler.
Beşinci kol faaliyetleri yalnızca kısa vadeli etki
amacıyla değil aynı zamanda uzun vadeli etki ve toplumsal dezenformasyon
amacıyla da kullanılır. Uygulandığı ülkenin iç dinamiklerine ve insanlarının
psikolojik, sosyolojik vaziyetine göre programlanan beşinci kol faaliyetleri;
dini, kültürel, milli değerleri zaman içerisinde erozyona uğratıp
itibarsızlaştırır. Zamanla yeni ideolojiler sunarak devlet düzenine saldırır.
Hedef ülkenin gençlerini sahte kahramanlar ve fenomenlerle etkisi altına alarak
ahlaksızlaştırmak ister. Gençliği eğlence, cinsellik, oyun, popüler kültür
afyonlarıyla mankurtlaştırır. Bu bakımdan sosyal medyayla birlikte, sinema
filmleri, televizyon dizileri, moda programları, reklamlar, basın organları,
devşirilmiş vakıf ve dernekler, kanaat önderleri, ünlüler, sporcular,
gazeteciler, sosyal medya fenomenleri, siyasetçiler, din adamları,
akademisyenler ve daha birçok örnek beşinci kol faaliyetlerinin araç ve
elemanları olabilirler.
Türkiye dünyada beşinci kol faaliyetlerine en çok maruz
kalan ülkelerin başında geliyordur diye düşünüyorum. Zira ülkemiz dünyada
sosyal medya kullanım oranı en yüksek ülkelerden olurken; Anadolu coğrafyası da
tarih boyunca birçok devletin kirli emellerinin odağı, birçok casusun, etki
ajanının çalışma sahası olmuştur. Bu açıdan değerlendirecek olursak Türkiye’de
sosyal medya üzerinden sürdürülen beşinci kol faaliyetleri hız kesmeden ve
dozunu artırarak devam etmektedir.
Haberlerin doğruluğunu araştırmanın çeşitli yöntemleri
vardır. Haberin kaynağı ve haberi duyduğumuz kişinin güvenilirliğini
sorgulayarak işe başlayabiliriz tıpkı “Bir lafa bakarım laf mı diye bir de
söyleyene bakarım adamı mı diye." tabirinde olduğu gibi… Ardından haberin
ve sosyal medya paylaşımlarının başlığını detaylıca incelememiz gerekir. Haberin
kaynağı ulusal bir ajanstan ya da güvenirliği ispatlanmış bir medya
kuruluşundan gelmiyorsa, kaynak taraması yapılır örneğin “Çekirge istilası
Türkiye'ye geliyor” yalanını ispat için başlıkta geçen kelimeleri tarayıcıdan
tek tek arayabilirsiniz. Paylaşımın veya haberin başlığında ve içeriğindeki
yazı biçimine dikkat edilir. Yalan içerikli paylaşımların çoğunda yazım hatası
ve sayfa düzeninde bozukluklar olur. Paylaşımlarda ki fotoğraflara ve
görsellere dikkat edilir çünkü yalan haberlerin çoğu üstünde oynanmış
görsellerle sunulur; whatsapp üzerinden
yayılan Sağlık Bakanlığı belgesi örneğinde olduğu gibi. Paylaşımların ve
haberlerin tarihleri incelenir; yalan haberlerde olay tarihleri değiştirilir ya
da saat, tarih ve mevsim arasında mantık hatası olabilir. Elazığ depreminin
kışın olmasına rağmen yaz fotoğraflarıyla yalan haberlerin servis edilmesi
gibi. Beşinci kol yaşadığınız yerde kriz ve endişe hali oluşması için 2015
yılında çekilmiş bir Kara Cuma etkinliğini bile “Virüs yüzünden market
yağmalandı” başlığı ile karşınıza çıkarabilir. Paylaşımların ve haberlerin
kanıtları incelenir, başka haber kaynaklarından karşılaştırılması yapılır, şaka
veya parodi içerikli olup olmadığına bakılır. Bunlar gibi haberlerin doğrulunu
araştırma yöntemlerin artırılabiliriz.
Yalanın doğrudan daha fazla rağbet gördüğü şu günlerde,
post-truth politika çağında; kamuoyunun korku, üzüntü, acıma, endişe gibi duygusal
tepkilerine yön vermeyi ve bunlardan faydalanmayı amaçlayan beşinci kol
faaliyetlerine çok dikkat etmemiz gerekiyor. Karşılaştığımız olayların,
haberlerin ve sosyal medya paylaşımlarının doğruluğunu üç, beş dakikamızı
ayırarak tespit edebilir ve beşinci kol faaliyetlerine karşı koymayı başarabiliriz.
Aksi takdirde, ucuz bir sosyal medya paylaşımıyla bile “Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı
çıkaramamış.” atasözünde olduğu gibi maliyetli sonuçlara sebep olabiliriz.
Unutmayalım; beşinci kol bir savaş stratejisidir ve biz
bir savaşın içindeyiz. Bu savaşı kazanmak için hileden çok doğruya, itidale,
ferasete ihtiyacımız var! Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in tabir ettiği gibi: “Can
taşıma liyakatini, canların canı uğrunda can vermeyi cana minnet sayacak kadar
gözü kara ve o nispette strateji ve taktik sahibi.” bir gençliğe ihtiyacımız
var. Hepsinden öte bizi ayakta tutan birlik ve beraberlik ruhuna ihtiyacımız
var. Bu ruhu hedef alıp saldıranlara fırsat vermeyelim!
Akın KAYA
Yorumlar
Yorum Gönder