Âlim
kelimesi, genel manada; bilen, bilgili ve ilim sahibi anlamlarına gelmektedir.
Âlim kelimesi, Arapça kökenli bir kelime olup “A-lime” kökünden türetilmiştir.
İslam
dininde, bütün şerri hükümleri bilen; Kur’an-ı Kerim, sünnet ve hadis içeriklerine vakıf olan,
İslam ilmi konusunda ileri derecede bilgili olan kimseye Âlim veya İslam âlimi
denir.
İslam
âlimleri kendi heva ve arzularından ziyade, Allah’ın emirleri ve peygamber efendimiz
Hz. Muhammed (S.A.V.)’in sünneti doğrultusunda yaşarlar. Bu tür âlimlerimiz
Kur’an-ı Kerim’de Allah tarafından ve hadis-i şeriflerde peygamberimiz
tarafından övülmüşlerdir.
“ Kulları içinden
(hakkıyla) ancak âlimler Allah’tan korkarlar .” ( Fâtır 28 )
Ayetinde âlimlerin değeri
vurgulanmıştır. Aynu husus Kur’an-ı Kerim’de
“ Bilmiyorsanız ehl-i
zikre (âlimlere) sorun ! “ ( Nâhl 43 ) şeklinde geçmektedir.
Peygamberimiz Hz.Muhammed
(S.A.V), âlimlerin değerini “Kıyamet gününde âlimin mürekkebi, şehidin kanı ile
tartılır, âlim mürekkebi ağır gelir.” (İ.Neccar) şeklinde ifade etmiştir.
Bu naslara baktığımızda, Müslüman
insanlar olarak; âlimlere, ulemaya değer vermemiz ve onların yolundan gitmemiz
gerektiği anlaşılıyor.
Günlük hayatta aklımıza
sık sık dini sorular takılmaktadır, bu soruların cevabını verecek ilmimiz
olmadığından âlimlerimizin eserlerine veya âlimlerden ders almış hocalara
başvururuz. Âlimler derin bir maneviyat içerisinde yaşarlar, bunun neticesinde,
sıradan insanların anlayamadığı birçok olaya hakimdirler.
“ Bu örnekleri ancak âlim
olanlar anlar.” ( Ankebut 43 ) ayetinde de olduğu gibi anlayamadığımız birçok
şeyi anlar ve bilirler.
Büyük âlimlerimize
baktığımızda hepsi mürşittir, aynı zamanda müritte olmuşturlar. Örneğin kabri
Kayseri’de bulunan Seyyid Burhâneddin Efendi Hazretleri, dünyaya hoşgörü ve
İslam’ı yayan Mevlana Celaleddin Rumi Hazretleri’nin mürşididir. Şu an hayatta
olan en büyük İslam âlimlerinden biri olarak gösterilen, Mahmud Efendi
Hazretleri zamanında mürid olmuş ve mürşidi Ali Haydar Efendi Hazretlerinden
ders almıştır.
Sadece âlimler değil, âlim
olmayan insanlar da mürid olmuşturlar.
İslam camiası tarafından
sevilen yazar Üstat Necip Fazıl Kısakürek’de , mürşidi Seyyid Abdülhâkim Arvasi Hazretleri’nden ders almış, gerçek benliğini mürşidi aracılığıyla İslam’da
bulduğunu her fırsatta dile getirmiş ve mürşidi Seyyid Abdülhâkim Arvasi’ye
ithafen, " Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız; Ruhuma, büyük temel
çivisini çaktınız ! " sözlerini yazmıştır.
Bizler de hakikate ulaşmak
için; âlimlerimizin izinden gitmeli, âlimlere hürmet etmeliyiz. Peygamber
övgüsü almış atamız Fatih Sultan Mehmed dahi her hususta hocası Akşemseddin
Hazretleri’ne danışır ve hürmet gösterirdi.
Derin bir maneviyata ve
hikmete sahip olan âlimler, hayatlarını Allah katında en yüce din olan İslam’ı
yaymaya ve yaşatmaya adamışlardır. Allah tarafından zuhur eden kerametlerini
İslam için kullanmış, şeytan ve nefislerini dinlememişlerdir.
Her insan gibi nefis ve
irade sahibi kılınmalarına rağmen, dünya tatlarından vazgeçmiş, zikir ve
ibadetle meşgul olmuşlardır. Yazdıkları eserler bugün hâla insanlar tarafında
kullanılmakta, ilm-i hâl edilmektedir.
Bundan ötürüdür ki “ Bir
âlim bir âlemdir “ diyoruz. Allah (C.C), İslam’ı yayan ve İslam ilmini hâkim
kıldıran tüm âlimlerimizden ve tüm Müslümanlardan razı olsun .
Ahmet Furkan Demir
Yorumlar
Yorum Gönder