Abdullah Özbülbül Yazdı - Kendimizden Bir Haber


Zaman geçip gitti ,sanki evvel zaman içinde ,kalbur saman içinde,develer top oynarken,eski hamam içinde horozlar tellal iken,pireler hamal iken,anam düştü beşikten,babam düştü eşikten..’’Diyerek söze başlıyorum..
Bu masallarla büyüdük ama şimdi anladık o zamanların  kıymetini. Ben 1993 doğumluyum,o zamanı bende görmedim ama güzel yıllarmış..
Fark ettiniz mi ? insanoğlu kendinden bihaber,gittikçe birbirimizden kopuyoruz artık.Eskiden arkadaşlıklar vardı;dertleşir,sohbet ederdik.Taş duvarlar arası sıcak çay  eşliğinde..şimdi ise sosyal medyada dertlerimizi yazar olduk,arkadan çalan damar şarkılar ardında… taş evler vardır,eski kayseri evler mahallesinde.İnsan baktıkça  maziler canlanır.belki yaşı küçüktür,görmemiştir benim gibi insanlar misali ama taşlar anlatmaz mı?dua ile işe giden beylerin,akşam dua ile hoş geldin diyen hanım ablaların zamanlarını..
Pencereler anlatmaz mı? Dışarıyı gözeten “acaba kaybolan var mı yada soğukta dışarıda kalan?”..bir ev ahâlisi, “paraya ihtiyacı olmasa şu soğuk gecede yoğurt satmazdı” diyerek yoğurt alanı düşünün… yada seyyar satıcı düşünün,bir evde sarı çiçek(osmanlı zamanında evde eğer hasta varsa pencereye sarı çiçek konulur bu “evde hasta var” anlamına gelmektedir). gördüğünde burada hasta olduğunu anlayarak sessizce oradan geçen satıcılar..işte öyle mahalleler ve evler vardı..işte bu evlerde birer şahit,bizler ise medeniyetten  mahrum…
Eskiden  yemeği komşularla paylaşırlar,miğdelerinden çok insanlığı düşünerek “aman komşum aç yatar mı”diye düşünerek yemekler dağıtılırdı..
şimdikiler nefsisini doyurup,soluğu diyetisyende alıyorlar,eskiden diyetisyenlik yoktu.



Sonra cemaat ruhu; mahallenin avlusunda toplaşırlar artık günün son namazı (yatsı) kılınacaktır..zikir vaktidir herkes tefekküre dalar,hesaba çeker kendini,cemaatten birilerini görmezlerse ziyarete gidilir; hâl hatır sorulur,neden gelmediği sorulur.O zamanlarda ne güzeldi imânlı yaşamak, o insanların arasında namazın lezzeti alınıp dünya dertlerini küçümsemek;şimdilerde dünya dertlerini büyütüp, psikologlara para verir olduk..halbuki ezan 5 defa okunup, ALLAH bizi huzuruna çağrıyorken nedir bizde ki bu vurdumduymaz…

Bizdeki medeniyetin  kıymetini anlamayıp,uzaklara dalarak özümüzü kabettik.. bâtıla  özendiğimiz şu geçici dünyada..



Gelgelelim mahalle dayanışmasına herkeste birlik şûru ve îman vardı,birinin sıkıntısı yada uzlaşma gerektiğinde mahalleli ya mahalle çay evine yada ev sahibine gidilir,mahallenin yaşlısı söze başlayarak sorunlar konuşulurdu.şimdi günümüzde  avukatlar çıktı piyasaya bir de arabulucu,mahalle kavramı sadece kavram olarak kaldı..
Hele ki akşam olur,yanan odunun is kokusu etrafa yayılır,ezan sesleri birer ahenktir tamamlar ertafa yayılan yemek  kokusu ile..
Çocuklar şenlendirir, mahalle arasından gelen seslerle.Hiç bir çocuk evde oturmaz hepsi dışarıda oynar kimi ip atlar kimisi saklanbaç oynar..
o günler çok geride değildi aslında bundan belki 7 sene öncesi,şimdi ki insanlar android yada tablet bilgisayarda ,çıkar çıkarabilirsen evden.. şimdi mahalle sadece kavram oldu, ezilmeye başladı bina altında o mahallelerin kokusu..



Abdullah Özbülbül

Yorumlar