Ülke olarak çok zor bir dönemden geçiyoruz. Corona (Covid-19) denilen, başta hafife alınan ama şu an tüm dünyayı etkisi altına alan, tüm dengeleri değiştiren bir virüsle mücadele ediyoruz. Bu süreç sosyal konumda olan biz gençleri çok etkiledi, etkilemeye de devam ediyor. Sadece zaruri ihtiyaçlarımızı karşılamak için dışarı çıkıyoruz. Onun dışında “evde hayat var!” diyerek evlerimizde kalıyoruz. İşte buna karantina deniliyor. Bu önlem çeşidi Efendimiz (s.a.v)’in tavsiyesi: “Şayet bir yerde veba olduğunu işitirseniz oraya gitmeyin, sizin bulunduğunuz yerde meydana gelmiş ise oradan da çıkmayın.” buyuruyor. 14 asır önce verilmiş bir tavsiye.
Bir çoğumuz evlerimizde korku ve kaygı içindeyiz. Yoksa bizim korktuğumuz şey hastalık değil de ölümün kendisi mi? Ya da korkumuzun asıl sebebi ölümü güler yüzle karşılamaya gücümüzün olmaması mı? Asıl düşünmemiz gereken şey bu. Rabbimiz bize ne anlatmaya çalışıyor, işin perde arkasında ne var? Bazen ölüm rabıtası yapmak yani ölümü düşünmek bize unuttuğumuz hakikatleri hatırlatıyor. Çoğu zaman tek gayemiz rahat ve mutlu bir yaşam oluyor. Halbuki ayet çok açık “Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat/56). En büyük gayemiz bu olmalı ve bizi bekleyen hesap gününe hazırlığımızı yapmalıyız. Vesselam…
Zehra YAŞAR
Yorumlar
Yorum Gönder